Soğuk havaları sevmiyorum. Sıcak ve güneşli havaların vermiş olduğu huzuru sakinliği soğuk havalarda bulamıyorum.
Adı üstünde “SOĞUK” çok itici geliyor. Ama sıcak havalara “soğuk” denseydi soğuk daha sevimli olur muydu?
Psikolojik bir etkiside var. Arka arkaya soğuk, soğuk, soğuk, soğuuuuuuk dediğim takdirde hava daha da soğuyor. Yazmak istediğim konulara konsantre olamıyorum. Cümle kurmak bir sıkıntı oluyor, kelimeler üşümemek için ağzımdan zor çıkıyor. Çıkanları da elimedeki eldivenlerden dolayı bir turlu düzgün bir şekilde yazamıyorum. Sil bastan tekrar yazmaya başla.
Evet, ruhen soğuk havaya karşı bir antipatim var. Durumu daha iyi anlatabilmek için şöyle bir örnek vereyim, hani Fenerbahçelilerin Galatasaraylılara ve Trabzonluların Fenerlilere antipatik geldiği gibi veya bulduğu gibi diyelim.
Hayır, aklınıza öyle bir düşünce gelmesin soğukla ilgili bir travmam yok. Küçükken buzlu gole düşmedim, Uludağ’a kayak yapmaya giderken kaybolmadım, askerliğimi kişin komando olarak Şırnak dağlarında yapmadım, bilemem durumu anlatabildim mi?
Amma, evet her hikayenin bir de AMMA’sı var. Soğuk ile görüşüp ikna etmeye çalışsak, hani ikna edebilirsek edebildiğimiz kadar. Eksi 20 olması gerekmiyor, biraz keyfini edersek sıfıra yakın hatta biraz üstünde olsa fena olmaz. En azından beni kazanmış olur.
Söyle düşünüyorum da kişin, soğuk havalarda içimi ışıtan hiç bir anım yok. Bir dakika ya karlı Abant’ta gole karşı sıcak bir kahve içmişliğim, payton ile gezmişliğim, Elmadağ’da kayak yine Uludağ’da snowboard ve Mayıs tatilinde ise kiş lastikisz karlı Allgau bölgesinde tatil yapmışlığım vardır.
Vay be yinede içimi ışıtacak, soğuk havaları yumuşatacak ve az da olsa sempatik gösterecek birşeyler olmuş. Abi yok ya bak şu notaları bile sıcak koltuğumda sıcak bir kahve eşliğinde yazabiliyorum, ben yinede bu soğuklara ısınamadım.
Havaların ısınmasını iple çekiyorum. Ben istedim diye yaz gelmez, bir de sen dener misin?”